Türkiye’deki firmaların %95’ini oluşturan ‘Aile Şirketleri’, ev tekstili sektörünün öncülüğünde tartışıldı. ‘Sürdürülebilirlik’ ana teması ile gerçekleştirilen toplantıya yüksek düzeyde katılım olması konunun öneminin ispatı niteliğindeydi.
Türkiye ekonomisinin önemli bir kısmını oluşturan ‘Aile Şirketleri’, Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları Derneği(TETSİAD) tarafından organize edilen ve Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği(TKYD)’nin katkılarıyla gerçekleştirilen sohbet toplantısında masaya yatırıldı. İstanbul Dedeman Otel’de gerçekleşen ve ev tekstili sektörünün üst düzey temsilcilerinin yoğun ilgi gösterdikleri ‘Aile Şirketlerinin Sürekliliğinde Kurumsal Yönetimin Önemi’ toplantısının açılış konuşmasını yapan TETSİAD Başkanı Yaşar Küçükçalık, geleceğimizin teminatı olan gençlerimize bırakacağımız şirketlerin bir miras değil borç olduğunu vurguladı. Ev tekstili sektöründe de örnek gösterilebilecek köklü aile şirketleri olduğunu söyleyen Küçükçalık, ancak bu şirketlerin de yurt dışındaki diğer örneklerle kıyaslandığında yeni sayılabilecek düzeyde olduğunu, kurumsallaşma ve sürdürülebilirlik kavramlarının çok önemli bir konumda bulunduğunu belirterek toplantıyı düzenlemelerindeki amacı açıkladı.
“3. Kuşağı Zor Görüyoruz”
Toplantının sunuş konuşmasını yapan TETSİAD Genel Koordinatörü Haşim Büyükbalcı ise; halen faaliyette olan dünyanın en eski firmalarından örnekler vererek, Türkiye’de aile şirketlerinin ömürlerinin çok kısa olmasına dikkat çekti. Türkiye’deki tüm şirketlerin % 95’inin, halka açık şirketlerin ise %75’inin aile şirketlerinden meydana geldiğini ifade eden Haşim Büyükbalcı, aile şirketlerinin ekonomideki yerlerinin bu kadar önemli olmasına karşın, 3. kuşağa devrolan aile şirketlerinin oranının sadece % 10 olduğunu belirtti.
“Sürdürülebilirlik Hayati Önem Taşıyor”
Toplantının sonraki bölümünde, bu alanda önemli isimlerden biri olan Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi(TKYD) Fikret Sebilcioğlu hazırladığı sunumu katılımcılar ile paylaşarak, bilgi ve tecrübelerini aktardı. Şirketlerin nesilden nesile devam etmesinin Türkiye ekonomisi için çok önemli olduğunu anlatan Sebilcioğlu; “Aile şirketlerinin kurumsallaşması, sürdürülebilirlikleri ve değerlerinin artması temel hedeflerimizden biri olmalı. Aile şirketlerinde sürdürülebilirlik çok daha zor. Çünkü duyguların olduğu yerde pazar dinamiklerine uymak, strateji geliştirmek daha da zorlaşıyor. Bu sıkıntıları aşmak için bazı sistemler var. Kurumsal yönetim de bu sistemlerden biri. Kurumsal yönetimin 4 temel ilkesi var. Bunlar: adillik, şeffaflık, sorumluluk, hesap verilebilirlik. Önceden şirketlere bu ilkeleri uygularsanız iyi olur deniyordu. Artık bunlar hukuk sisteminin içine girmeye başladı. Çünkü sermayenin korunması amaçlanıyor. Yeni Türk Ticaret Kanunu konuya ilişkin bazı düzenlemeler getirdi. Türkiye 5 sene sonra bugünkü gibi olmayacak. Bugün büyük şirketlerde başlayan kurumsal yönetim zamanla tüm şirketlere yayılacak. Şirket sahiplerinin “parayı ben yatırdım, riski de ben aldım dolayısıyla kral benim” egosundan kurtulmaları gerekiyor” şeklinde konuştu.
Nereden Başlamalı? Nasıl Yapmalı?
Aile şirketlerinde kurumsallaşmayı kendi şirketlerinde uzun yıllardır uygulayarak somut başarılar elde etmiş olan Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Fuat Ekmekçioğlu da katılımcılara kurumsallaşmanın ve sürdürülebilirliğin hangi yollardan geçtiğine, neler yapılması gerektiğine değindi. Aile şirketlerinde kişilere göre değil kurallara göre kararlar alınmasının çok hassas bir konu olduğuna değinen Ekmekçioğlu şöyle devam etti; “Her şeyin en başında oturup kuralları belirlemek ve yazıya dökmek gerekiyor. Böylelikle anlık duygu ve karar değişikliklerinden kurtulup, ortak paydada buluşup kabul edilen kurallara göre şirketi yönetmeye başlıyorsunuz. Böyle olması halinde aile bireyleri arasındaki kırgınlıklar da azalıyor. Bir aile anayasasının hazırlanması aile şirketlerinin sürdürülebilirliği açısından çok önemli. Bununla birlikte güçlü bir güven ortamı oluşturulmalı. Aile anayasasına karar verme yolunda izlenecek eylemleri şu şekilde sıralayabiliriz: ‘Doğru danışman ile çalışmak, Geçici aile konseyi oluşturmak, Karar verme prensipleri oluşturmak, Kararlarda ‘şirket mi aile mi’ öncedir prensibine karar vermek, Ölüm ve miras gibi her konuda açıkça konuşulabileceğini içinize sindirmek.’ Bu aşamalardan sonra zamanla daha sağlam temeller attığınızı ve işlerin daha kolay yürüdüğünüzü göreceksiniz.”
Sunumların ardından katılımcılar merak ettikleri konuları konuşmacılara sorma imkanı buldular. Böylelikle toplantı sonrası şirket yöneticilerine ‘aile şirketlerinin kurumsallaşması’ konusunda bir yol haritası çizilmiş oldu.