Yıl sonuna doğru hayatlar da piyasalar da bir başkalaşır. Gündemler, konuşmalar, işler, güçler gibi konularda zihinler, yıl sonu ve yıl başına odaklanır. Pazarın asıl oyuncuları olan, zincirin sol halkası tüketiciler de bu izafî zaman skalasında kendilerine bir yer ararlar. Bazıları alışverişe saldırırken, kimileri, bu yıl da beklemede kalırlar. Pazarlamada hiç bitmeyecek bir tartışma ve cevabı tam bilinemeyen bir konu, “alıyor muyuz yoksa satıyor muyuz?” sorusuna düğümlenir. Sorarız. Acaba, piyasalarda herhangi bir şey el değiştirdiğinde, o şey “satılmış” mı oluyor, yoksa “alınmış” mı?
“Biri için satılmış, diğeri için alınmış; biri almış, öteki satmıştır” diyorsanız, bunu kastetmiyoruz. Soruyu pazarlamanın özün , ruhunu ve ne olduğunu anlamak için soruyoruz. Acaba, pazarlama, bir şeyleri satma işi midir? Yoksa, pazarlamanın vazifesi, alma işini kolaylaştırmak, tamamlamak mıdır? Cevabı kolay değil. Ama bu soruya şimdilerde verdiğimiz cevaplar pazarlamada yaşanan bir devrimi de yansıtıyor, pazarlamanın satmaktan, aldırmaya kaydığı gerçeğini özetliyor. Pazarlamanın tüketimi kışkırttığı, gereksiz harcamalara yol açtığı, insanları alışveriş çılgını, alışveriş hastası, alışveriş bağımlısı yaptığı gibi?iddialar?da bir kenarda duruyor. Acaba kabahat, müşteriye açıktan gizliden, doğrudan dolaylı, önden arkadan “saldıran” pazarlamacılarda mı,?yoksa müşterinin kendisinde mi? Tüketim çılgınlığı insanda doğuştan mı var, yoksa pazarlamacılar mı insanları çıldırtıyor? “Elimde değil,
duramıyorum” diyene de, “Aklını kullansaydı, almasaydı” diyenlere de ne diyeceğiz? İtiraf edelim. Biz müşteriler, bir şey “aldığımızda”, “bak ne aldım?” mı diyoruz, yoksa, “bak bana ne sattılar mı” diyoruz. Böyle konuşmuyor muyuz? Pazarlamayı daha yakından tanıdıkça, pazarlama
hakkında bilgi ve birikimlerimiz arttıkça, bildiklerimizin yanında bilmediklerimiz de, öğreneceklerimiz de hızla çoğalıyor. Şundan eminiz: Geçim iki başlıdır. Müşteriler olmasa pazarlama olmaz. Alan memnun satan memnun değilse piyasalarda denge kurulmaz. Ama siz yine de, marketten mağazadan eli kolu dolu çıkarken, “bunları ben mi aldım, yoksa, çaktırmadan birileri mi sattı?” diye ciddî ciddî düşünün… derim. Belki yeni şeyler de keşfederiz.