5 yıl gibi çok kısa bir süre içerisinde büyük aşama kaydeden ve ceket üretim piyasasının parlayan yıldızı haline gelen CEMRESAN firmasının ortaklarından Recep Özdemir ile yeni yatırımları ve geleceğe dönük beklentileri üzerine sohbet ettik. 1982 Bartın Amasra doğumlu olan Recep Özdemir, İlkokul mezunu olmasına rağmen gelişime, teknolojiye ve öğrenmeye çok açık bir kişiliğe sahip ve teknolojik gelişmeleri yakından takip ediyor.
Ülkemizin lokomotif sektörlerinden birisi olan Konfeksiyon ve hazır giyim sektörü ile tanışmanız nasıl oldu?
“Açıkçası tekstil ve konfeksiyon i şi b aba mesleği diyebilirim. Onu devam ettiriyorum. Tekstil ile tanışmam, ilkokul çağlarında oldu. Babamın yanında çırak olarak başladım ve bu işi sevdim. Ben bu işi yapmak, devam ettirmek istiyorum dedim. O gün bugündür konfeksiyon sektörünün içindeyim. Ağaç yaşken eğilirmiş misali kendimi en baştan bu sektöre adadım oldukça da memnunum. İşimi severek yapıyorum. Bir de işlerin
ilerlediğini ve büyüdüğünü görmek, üst seviyelere gelmek işime daha da çok bağlanmamı sağlıyor.”
Cemresan Tekstil hakkında kuruluşundan bugüne gelişimi ile ilgili nelere söylemek istersiniz?
“Cemresan firmasını 2010 yılında Recep Özdemir , Cemal Balçık ve Murat Şahin 3 ortak olarak kurmaya karar verdik. 2010 yılının ikinci yarısında kurulum işlemlerine başlattık ve 2011 yılında 700m2 alanda, 11 kişi ile Sultangazi’de takım elbise, ceket üzerine faaliyet göstermeye başladık. Daha sonra işlerimiz güzel gitmeye başladı ve aynı yıl içinde bulunduğumuz iş hanında bir üst katımızı daha alarak 700 m2 alanı 1.400 m2 ’ye çıkardık. Hemen akabinde 2012 yılında 3. Katı da ilave edip 2.100 m2 alanda çalışmaya başladık. Nihayet bugün 5.000 m2 kapalı alan ve 210 kişi ile Arnavutköy’de yeni fabrikamızda faaliyet gösteriyoruz. Kendimi, şirketimi geliştirecek her konuda yeniliklere açık ve büyümeye açık bir firma olarak Cemresan’ı ilerletmeye çalıyoruz. Çok kısa zamanda geldiğimiz nokta çok güzel. Bu da kaliteye önem verdiğimizden olsa gerek diye düşünüyorum. Fason iş yapıyoruz ve sektörün önde gelen firmaları ile çalışıyoruz. Bu firmaların bizi seçmesi gurur kaynağımız oluyor. Şimdi ihracat da yapmaya başladık. Yeni hedefimiz yurtdışına açılmak ve farkımızı orada da göstermektir.”
Sektörün ve firmanızın 2015 yılındaki durumu nasıl? Varsa yatırımlarınızdan biraz bahseder misiniz?
“2014 yılına göre 2015 yılı oldukça zor geçiyor. Özellikle tekstil sektöründe bir durgunlaşma söz konusu oldu. Fakat biz bunların hiç birine kulak asmayarak krizi avantaja nasıl çevirebiliriz diye düşündük ve firmamızı daha da büyütecek şekilde adımlar attık. Çünkü her kriz kendi içinde fırsatlarını da barındırır. 2015 yılında şu an çalıştığımız 5.000 m2 olan fabrikamızı aldık ve buraya en son Teknoloji ürünü olan bir makine parkuru kurduk. Ve ihracat yapmaya başladık. Firmamızı büyütecek ileriye taşıyacak adımlar atmaya hala da devam ediyoruz. Biz işlerin gidişatından memnunuz. Dönemsel dalgalanmalar ise bizi hedeflerimizden saptıramaz diye düşünüyoruz.”
Makine parkuruna yatırım yaparken nelere dikkat edersiniz? Yeni ekipman seçiminizi etkileyen en önemli faktör nelerdir?
“İğneden ipliğe ve kullandığımız kumaşa kadar her şeyde kaliteye önem veriyoruz. Bu bizim en öncelikli prensibimiz. Makine ve ekipman alımı konusunda da bu prensibe sadık kalmaya gayret ediyoruz. Kuracağımız makine parkuru bizim için çok önemlidir. İşimizi kolaylaştırmalı, son teknoloji olmalı ve kalitemize zarar vermemeli aksine bizi üst seviyelere çıkarak şekilde olması gerektiğini düşünüyorum. Kalitenin yanı sıra tabi kullandığımız makinanın yerli olması da bizim için önemlidir. Her konuda direk destek alabilmeliyiz. Her parçasını istediğim an bulabilmeliyim. Son yıllarda ceket dikiminde moda çok hızlı değişiyor. Bu noktada kullandığınız ekipmanın aparatları ve preslerin kalıpları çok önemli. Diktiğiniz modele en uygun formu, en hızlı nasıl ortaya çıkarabilirsiniz, ona bakmak lazım. Dolayısıyla üretici firma ile iş birliğinin önemi burada ortaya çıkıyor. Bunu da en iyi yerli firmalarla sağlayabilirsiniz. Dikiş makinelerinde maalesef kaliteli
ve ileri teknoloji ürünü olan yerli alternatif bulma imkanımız yok ancak ütüleme ekipmanında bu imkan artık mevcut. Malkan Makina bizler için çok ideal bir alternatif durumunda. Ütü presleri dünya markaları ile rekabet edebilir düzeyde.”
Ütülüme ekipmanından yerli marka olarak Malkan tercihiniz konusunda ne düşünüyorsunuz? Sizce doğru bir tercih mi oldu? Malkan’dan memnun musunuz?
“Kesinlikle çok doğru bir tercih olduğunu tek kelime ile söyleyebilirim. Bizim ürünlerimize kalitemize ayak uydurabilecek, bizi her konuda tatmin edecek, kalitemizi öne çıkaracak bir firma ve yerli. Bu çok önemli. Biz yıllardır Malkan’ı tanıyoruz, duyuyoruz. Çalışmaya başlamadan önce kurduğu diğer fabrikaları gezdik, fikir edindik. Hepsinden olumlu yanıtlar aldık. Bu şekilde çalışmaya başladık. Biz de çok memnunuz. Ne zaman ihtiyaç duyulsa geliyorlar. Sorunlarımızla ve isteklerimizle yakından ilgileniyorlar. Sadece makine satmıyorlar. Ceket imalatında yapmamız gereken birçok iyileştirmeyi beraber fikir alış verişi yaparak gerçekleştirdik. Halen de her konuda tüm bilgi ve tecrübelerini bizimle paylaşmaktan kaçınmıyorlar. Yani kısaca teknolojisi, kalitesi ve çalışanları olarak bizi tatmin ediyorlar. Çevremizdeki birçok firmaya da Malkan’ı öneriyoruz.”
2016 yılında sektör ve firmanız hakkında beklentileriniz nelerdir?
“Biz Cemresan olarak 2016 yılından çok umutluyuz. Hızlı yürüme ve firmamızı büyütme yolunda güvenli adımlar atmaya devam edeceğiz. Gerekli yatırımları aksatmadan gerçekleştirmek istiyoruz. Tabi ülkemizin siyasi ve ekonomik istikrara her zamankinden daha fazla ihtiyacının olduğu günlerden geçiyoruz. Biz de bu geminin içinde yer alan bir firma olarak, karınca kararınca istikrara kavuşmak için
üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Kalitemizi en üst seviyeye çıkararak, gerek yurtiçi gerekse yurtdışında Cemresan adını daha fazla duyurmak istiyoruz. Bu yönde çalışmalarımıza devam edeceğiz.”