Günümüzde konfeksiyonun ticari haritası

Spread the love

Giriş

Geçen sayıdaki yazımda[i] ülkemizin rekabetçi sektörlerinden bahsetmiş, bu sektörlerin birlikte hareket ederek daha fazla katma değer meydana getireceği bir öneride bulunmuştum. Bu sayıda ise bu sektörlerden konfeksiyonun üzerine eğilecek ve önerilerde bulunacağım.

Emek yoğun bir sektör olan konfeksiyonun ticari haritasına şöyle bir bakarsak, üretimin ucuz iş gücünün yoğun olduğu ülkelerde yapıldığını, tüketimin ise daha çok geliri yüksek, batılı ülkelerde gerçekleştiğini görürüz. Özellikle 20. yy sonlarında ortaya çıkan ve “fast fashion”, Türkçesi ile hızlı moda, giysilerin tüketici ülkelerde dizayn edilip “sweatshop[ii]” olarak adlandırılan, ucuz iş gücü sunan ülkelerde, büyük miktarlarda üretilmesi ve tüketici ülkelerde markalı zincir mağazalar vasıtasıyla dağıtılması, satılması esasına dayanan bir iş modelidir.

Sweatshop

Sweatshop’un ne anlama geldiğini dipnotta görebilirsiniz. Üzülerek söylemek gerekir ki, ülkemiz de bir sweatshop olarak adlandırılıyor. Bence bu sektörün paydaşları olarak bizler bu tabire muhatap olmaktan artık hicap duymalı ve oyuncu değil, oyun kurucu olarak kendimizi konumlandırmak için yeni iş modelleri üzerinde beyin jimnastiği yapmalıyız. Zira oyun kurucular kuralları her zaman değiştirebilen kimselerdir. Buna bir örnek olarak İngiliz markası Burberry’nin ülkemizin en önemli gömlek üreticilerinden birine, Burberry’den başka malların üretilmeyeceği bir fabrika kurdurduktan sonra tek bir sipariş bile ürettirmeden Uzakdoğu’ya gittiğini duymuştum. Eminim bu tür durumlarla karşılaşan başka üreticilerimiz de vardır. Yukarıda yazdığım üzere fast fashion bir iş modeli. Pandemi ile başlayan dönemde eminim oyun kurucular daha yeni iş modelleri üzerinde çalıştılar. Bunun izlerini her yıl Davos’ta toplanan Dünya Ekonomik Forumu’nun Başkanı Klaus Schwab’ın verdiği mülakatlardan anlayabiliyoruz. Mülakatlarda mevcut dünya düzeni sorgulanıyor ve sistemin sıfırlanarak yeniden kurgulanması gerektiğini inceleniyor[iii]. Tarihe not düşmek adına Schwab bu konuda ortak yazarı olduğu bir de kitap çıkardı : “COVID 19: The Great Reset[iv]”. Kitabı henüz okumamakla birlikte içeriğin mülakatlarda söylediklerinden farklı olduğunu sanmıyorum. Dolayısıyla sıfırlanmandan bahsedildiği, sürdürülebilirlik , yeni salgınlar ve global iklim krizi gibi konuların yüksek sesle konuşulduğu bir dönemde sektörümüz bu anlamda reaktif değil proaktif olmalı diye düşünüyorum.

Bir anekdot

Şimdiki gençler pek hatırlamaz. Bakırköy sahilinde şu an Pruva 34[v]  olarak isimlendirilen konut projesinin yerinde eskiden Sümerbank’ın konfeksiyon fabrikası vardı. Küçük teyzem bu fabrikanın kreşinde görevliyken, eşi de üretim bölümünde çalışırdı. İki çocukları, yani kuzenlerim, bu fabrikanın kreşlerinde büyüdüler. Sabah tüm aile servisle işe gelir, öğlen molasında birbirlerini görür, mesai sonrası ise eve birlikte dönerlerdi. Teyzem ve eşi tüm iş hayatlarını bu fabrikada geçirdiler ve buradan  emekli oldular. Sonra da fabrika kapatıldı.

Sümerbank Bakırköy Konfeksiyon Fabrikası Örneği

Sektörümüzün pandemi öncesi konuştuğu  en büyük sorunlarından biri yeterli ve genç iş gücü bulamamaktı. Gençlerin sektöre ilgi göstermediğini, konfeksiyonda çalışmak yerine AVM lerde üç kuruşa güvenlik görevlisi olmayı tercih ettikleri hep konuşulurdu. Gençlerin bu tercihini yaparken acaba kulaklarında geçmişinde, patronların dayak attığı, cinsel dahil her türlü istismara uğranıldığı, hafta sonları mesailere kalındığı, mesai paralarının ödenmediği, yaptığı hatalı işlerin bedelinin maaşından kesildiği günlerin sektör hikayeleri kalmış olabilir mi? Bu geçmişle yüzleşmeden cazibe oluşturulabilir mi? Acaba  gençleri Y kuşağı, Z Kuşağı vb. kategorize etmeye  çalışmak için harcadığımız enerjiyi bu gençlere daha iyi çalışma koşulları sağlamak, işi sevdirmek için harcasak olmaz mı? Hani meşhur endüstri 4.0 seminerlerinde duyduğumuz, makinelerin makinelerle konuşmasını daha sonraya bırakarak, tekrar eden işleri robotlara yaptırmak suretiyle bu gençlere  işleri yaparken zaman kazandırsak, kazandığımız zamanı onları eğitmek için kullansak, ve hatta genç ve çocuklu anneleri de çalışmaya teşvik etmek için Sümerbank örneğinde olduğu gibi kreşler açsak olmaz mı? Hadi canım! Kreş açmak çok mu meşakkatli? İBB’nin en önemli projelerinden birisi kreş[vi]. İş birliği yapın da bir tane de sizin bölgeye açıversin.

[i] https://www.konfeksiyonteknik.com.tr/turkiyeyi-kiskanmak/

[ii] Sweatshop ; ter atölyesi; çalışanların az maaş aldıkları kötü çalışma koşullarına sahip iş yeri https://tureng.com/tr/turkce-ingilizce/sweatshop

[iii] https://tr.euronews.com/2020/11/17/dunya-ekonomik-forumu-baskan-klaus-schwab-covid-19-sonras-dunyada-eski-duzene-donmek-imkan

[iv] https://www.weforum.org/agenda/2020/07/covid-19-the-great-reset/

[v] http://doga.com.tr/Pruva-34

[vi] https://www.ibb.istanbul/News/Detail/35876

#Permess #fast-fashion #sweatshop #Sümerbank #kreş #