Pazarlama camiası bir türlü “müşteriye soralım” işini beceremedi. “Bir bilene soralım” noktasına bile tam gelemedi. “Biz biliriz”lerle idare ediyor.
Memlekette “iş bilen” den çok “işini bilen” var.
“İşini bilenlerin” anlattıklarına bakılırsa, hepsi başarılı.
İstisnalarını tenzih ederiz, ama bazen neyi nasıl başardıklarını tam anlayamıyoruz. Hikâyelerinde bir şeyler eksik kalıyor. Acaba bilmediğimiz “püf noktaları” mı var diyoruz.
Bir karar verirken bilgi ve araştırmaya dayanmak iş dünyasında da siyasette de kural değil, istisna.
Hele sebep-sonuç ilişkilerinin test edileceği asıl yöntem olan deney, işletme okullarımızda bile yaygın bir yöntem olamadı.
Varsa yoksa, anket, odak grup, literatür incelemesi… Sebep-sonuç, analiz-sentez, tez-antitez gibi konulara sıra gelmiyor.
Deney denince, iş adamı deneyim anlıyor. Batıp çıkmayı tecrübe sanıyor. Batıyor, çıkıyor, fakat niye battığının, niye çıktığının analizini yapmıyor, olup bitenden bir ders çıkarmıyor.
Bir resim bin kelime hesabı, iki kelimelik başlığıyla, “Hayvana Soralım” haberi bize bunları düşündürttü. Yıllardır ihmalinden şikâyet ettiğimiz tarım sektöründe, meğerse araştırma da, deney de yapılırmış.
İşler, “yabancılar bilir”, “ben bilirim”, “biz biliriz” havasından çıkmış, “hayvanlar bilir” düzeyine ulaşmış.
Çukurova Ziraat Fakültesindeki Zootekni bölümü “alıcı odaklı” bir özgürlüğün, “verici odaklı” bir dayatmaya kıyasla süt verimini % 50 arttırdığını deneyerek görmüş.
Gazete haberine göre, “Hayvana Soralım” adı verilen tercihli yemleme uygulamasında hayvanlara arpa, mısır, soya küspesi, kepek ve yonca farklı kaplarda sunulmuş.
Sonuçta hem süt, hem et, hem de doğum verimlerinde artış görülmüş.
Keçilerin süt verimi yüzde % 50 artmış.
Anlaşılan, demokrasi ve seçme özgürlüğü inatçı keçileri bile etkilemiş.
Pazarlama üretici odaklı olmaktan çıkıp, dayatmadan vazgeçip, müşteri odaklı davranınca, yenilikler yapıp, tüketiciye sundukça, pazarların verimi de artıyor.