Dr. Murat Özpehlivan
Geçtiğimiz yılın başından beri sektör firmalarımız tarihi bir sınavdan geçmekteler. Bu zorlu dönemde sanayicilerimiz birçok zorlukla yüzleşmek durumunda kaldılar. Düşen talep, uzayan vadeler, artan hammadde maliyetleri, işlerdeki genel yavaşlama, enerji maliyetlerindeki artışlar, azalan gelirler, artan faiz oranları, ağır ödeme yükümlülükleri, belirsizlik ve içten içe yaşanan kaos. Bu karmaşa içerisinde yaşamaya çalışan işletmelerimiz özellikle finansal yönden ağır yaralar aldılar. Belirli vadeye yaydıkları kredi borçları, kullandıkları KGF’ler, vergi/SGK taksitleri gibi birçok birikmiş yükümlülük şimdi firmalarımızın karşısına dikilmiş durumda. Aşılanmayla beliren iyimserlik pandemi konusunda normalleşmeye dair sinyaller verirken bu ağır borç yükü firmalarımızı daha uzun yıllar zorlayacaktır. Pandemi azalır gibi görünse de sektörümüzün yaşadığı finansal pandemi daha yeni başlıyor. Ertelenen ve ötelenen borçların vadeleri firmalarımızın kapısını çalmaya başladı ancak gelir ve karlılık yönünden işletmelerimizin durumu pek de iç açıcı görünmüyor. Özetle süreci yönetirken sorunu çözmek yerine kısmen ötelemiş olduk. Borçlar ve sorunlar şimdi daha da büyük ve güçlü biçimde şirketlerimizin karşısında duruyor. Yıllar içerisinde borcundan daha fazlasını faiz olarak bankalara ödeyen şirketlerimizin artık bu girdaptan kurtulması şart. Özellikle bankaların güncel faiz oranlarında şirketlerin kar etmesi nerdeyse imkansız. Karlılığın olmadığı yerde mevcut borçların sürdürülebilmesi de imkansız hale geliyor. Herkesin şapkasını önüne koyması ve ülkemizin dinamosu olan sanayicilerimizi geleceğe taşıma adına aksiyon alması gerek. Bu karar bir nevi mali açıdan ve finansal yönden milat olmalı. Firmalarımızın artık bu faiz kısır döngüsünden kurtulmaları gerek. Kazançlarının büyük çoğunluğu finansal maliyetlere giden şirketlerimizin nefes alması adına bu konu hayati derecede önemlidir. Olabilecek en makul oranlarda ve ödenebilecek uzun ve akılcı vadelerde yeni bir düzenleme getirilmeli ve şirketlerin bu gündemden kurtulması sağlanmalıdır. Aksi halde sürecin yorduğu ve bıktırdığı işletmelerin zaman içerisinde sektörden çekildiğini görmemiz olasıdır. Bu kaynakların yaşaması ve geleceğe ulaştırılması her şeyden öte ülkemiz için önemli ve de fazlasıyla değerlidir. Vergisini ödeyen, çalışanlarının hakkına hukukuna riayet eden, ihracat yapan ve üreten firmalar tek kelimeyle ülkemiz için altın yumurtlayan tavuktan farksızdır. Onları desteklemek, finansal yönden kolaylık ve hatta belirli ayrıcalıklar sağlamak bir kayıp değil memleketimizin menfaatine bir uygulama olacaktır. Doğru bir metodoloji ve analitik bir bakış açısıyla ele alınacak bu konu özellikle son on yılını büyük zorluk ve finansal boğuşmalarla geçiren firmalarımıza can suyu olacaktır. Bu sayede önünü bir nebze olsun daha net görecek olan firmalarımız yatırımlarını arttıracak, geleceğe daha olumlu bakabileceklerdir. Unutmayalım ki ülkemiz için sanayi, üretim, istihdam ve ihracat olmazsa olmazdır. Bu kavramlara özel ilgi ve önem göstermek ülkemizdeki her bir fert için yadsınamaz bir vazifedir. Büyük özveri ve gayretlerle kurulmuş ve bugünlere ulaşabilmiş firmalarımızın gelecek on yıllar boyunca ülkemize hizmet etmesini istiyorsak onları her anlamda korumalı ve gözetmeliyiz. Özellikle haksız rekabete maruz kalan, ithalatın aymazlığında iş kaybeden, ekonomik yönden sıkışmış firmalarımıza yeni bir sayfa açmak ve onları motive etmek adına bu mali miladın hayata geçirilmesi önemlidir. Geçmişin ağır yükleri, pandeminin negatif etkileri ve ekonomik gelgitlerin faturaları işletmelerin bünyelerinden temizlenmeli, berrak ve temiz bir yol haritasıyla yola yeniden başlanmalıdır. Bunun sanayicilerimize olduğu kadar ülkemize de çok büyük hayırlar getireceğini bilmeli ve hızlıca hareket etmeliyiz. Aksi halde yarın çok geç olabilir.