Konfeksiyon sektörü için 2013 yılı öngörüleriniz ve beklentileriniz nelerdir?
“2013 yılının geçtiğimiz yıla oranla daha verimli geçeceği beklentisi içindeyiz. Ancak yıl sonuna doğru ekonomik çevrelerde sıklıkla dile getirilmeye başlanan, önümüzdeki yıl ABD ve Avrupa’da yeni bir kriz dalgasının görülebileceği endişesi Türkiye’de de firmaları temkinli olmaya itecek gibi görünüyor. İhracat yaptığımız Ukrayna, Polonya, Romanya gibi doğu Avrupa ülkelerinde 2009 krizinin negatif etkilerinin azalmaya başlaması ve AB fonları ile konfeksiyon firmalarının daha çok yatırım yapma planları bizim de özellikle bu bölgelerde aktif olacağımızı gösteriyor. Öte yandan çok yoğun ihracatımız olan Özbekistan, Azerbaycan gibi ülkelerdeki tekstil sektörünün hareketliliğinin aynı şekilde devam edeceğini düşünüyoruz.”
Sektörün daha verimli olabilmesi için düzenlenmesi veya yapılması gereken çalışmalar nelerdir?
“Mutlaka ama mutlaka tekstil üretiminde yerli makine kullanımını artırmalı, bunun için de yerli makine üreticileri daha fazla desteklenmelidir. Geçtiğimiz yıl yapılan “İkinci el makine ithalatında izne tabi ürünler” çalışması gibi koruyucu önlemler alınmalıdır. Böylelikle tekstil ve konfeksiyon firmalarımız çok daha ucuza yapacakları makine ve teçhizat alımı yatırımları sayesinde daha düşük maliyetli üretim yapma ve fiyat avantajı sağlama imkanına kavuşacaklardır. Ayrıca ucuz işçiliğin olduğu bölgelerde tesis yatırımı ve Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla devlet destekleri sağlanarak, daha düşük maliyetli ama daha kaliteli üretim yapma şansına sahip olabiliriz. Makine üreticisi firmalarımız da müşteri istek ve ihtiyaçlarına göre üretim yaparak sektöre destek olmalılar. Makine ve teçhizat alımında son yıllarda azalmaya başlayan dışa bağımlılığımızın daha da azaltılması elzemdir.”
Pazar payını artırmak için izlenilmesi gereken yol haritası hakkında görüşlerinizi alabilir miyim?
“Tabi ki öncelikli hedef olan markalaşmadan taviz vermeden çalışmalara devam edilmeli. Uluslararası alanda pazar payını artırmanın ilk ve en önemli şartı budur. Bunun için de devlet destekleri ve teşviklerini daha çok kaliteyi artırıcı yatırımlara ve Ar-Ge faaliyetlerine kanalize etmek gerekiyor. Bu noktada firmalar son derece şeffaf ve dürüst olmalı, bin bir zorlukla oluşturulan teşvik finansmanı kaynaklarını amacı dışında harcayarak har vurup harman savurmamalıdır. Ayrıca sürdürülebilir bir rekabet için mutlaka maliyetlerimizi minimize etmeli, böylece ucuz Uzak Doğu mallarına karşı fiyat dezavantajına çok fazla düşülmemelidir. Bunun için de tasarrufa önem verilmeli, özellikle enerji verimliliği konusunda çalışmalar yapılmalıdır. Hükümetin de var olan ve uygulanan destek ve teşviklere ilaveten yeni teşvik projeleri üretmesi, ilgili kurumlarını bu istikamette yönlendirmeye ve motive etmeye devam etmesi gerekir diye düşünüyoruz.”
Ayrıca ilave etmek istediğiniz konu varsa ekleyebilirsiniz.
“Sanayi kuruluşlarına geri ödeme şeklinde verilen devlet destek ve teşvikleri çok geç ödeniyor. Özellikle DTM ve KOSGEB kanalıyla aldığımız fuar ve pazar araştırma desteklerinin geri ödemeleri ayları değil yılları buluyor. Bizim gibi KOBİ’lerin büyük zorluklarla ve kendi öz kaynaklarından ayırarak yaptıkları harcamalara ilişkin ödeneklerin en geç 3 ay içerisinde tüm bürokratik işlemler tamamlanarak çıkarılması gerekiyor. Zira yurt dışında bir fuar katılımı ya da pazar araştırması için çok ciddi rakamlarla masraflar yapılıyor. KOBİ’lerimizi markalaşma yolunda ve uluslar arası sürdürülebilir rekabette desteklemek istiyorsak bu tür faaliyetlerin devamlı yapılabilmesini sağlamak ancak hızlı bir destek ödeme modeli ile mümkün olabilir.”