Türkiye Tekstil Sanayi İşverenleri Sendikası (TTSİS) tarafından düzenlenen “Türk-Alman Marka Hukukunda Güncel Gelişmeler Sempozyumu”, fikri mülkiyet hakları konusunda iki ülke arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi için ilk adımın atıldığı bir platforma dönüştü.
İnönü Üniversitesi ile İstanbul Ticaret Üniversitesi ve Friedrich-Alexander-Universitat Erlangen- Nürnberg Türk Hukuku Araştırma Merkezi tarafından Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası’nın katkılarıyla gerçekleştirilen “Türk- Alman Marka Hukukunda Güncel Gelişmeler Sempozyumu”, 15-16 Mayıs 2014 tarihleri arasında Çırağan Palace Kempinski’de yapıldı. Sempozyumumuza katılan birbirinden değerli Yargıtay üyeleri, yerli ve yabancı akademisyenler iki gün boyunca Türk ve Alman marka hukuku ile şirketler topluluğu hukuku konularını derinlemesine ele aldı. Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası (TTSİS) Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Kayhan, sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada günümüzde globalleşen dünya ticareti, teknoloji çağı, küreselleşen firma ve marka gibi olguların, fikri mülkiyet haklarının ekonomideki payını ve önemini artırdığını ifade ederek, “Toplumlarda üretim ve ticaret yöntemleri de bir ihtiyaç olarak şekil değiştirmiş, büyük ölçüde fiziksel güç yerine beyin gücü öne çıkmaya başlamıştır” dedi. Kayhan, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Fikri ve sınai mülkiyet hakları ülkelerin sadece ulusal ekonomik çıkarlarını korumaya yönelik hukuki düzenlemeler gibi görünse de son dönemdeki teknolojik gelişmelerin dünya ekonomisini dönüştürmesi ile uluslararası bir nitelik kazanmıştır. İktisadi açıdan fikri mülkiyet hakları özellikle gelişmekte olan ülkeler için dış ticaret ve kalkınma sorunlarının çözümünde önemli bir paya sahip olmuştur. Uluslararası firmaların varlıkları arasında fikri mülkiyet hakları önemli bir yer tutmaktadır hatta bazı firmaların da en büyük sermayesi haline gelmiştir.” 2013 yılı sonunda tekstil ve hazır giyim sektörünün tek başına 15.3 milyar dolar dış ticaret fazlası verdiğine dikkat çeken Muharrem Kayhan, kilosu 1.5 dolara satılan pamuğun kumaştan takım elbiseye dönüştüğünde 200-300 dolara satıldığını ve önemli bir katma değer yarattığını söyledi. Kayhan, “Bugün bir ülke ekonomisinin uluslararası pazarda rekabet edebilmesinin temel unsurlarından birisi hiç şüphesiz iyi işleyen bir fikri mülkiyet sistemidir. Sanayiciler olarak bu konuda efektif korumaya ve geliştirilmeye ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.
VİZE İÇİN ALMAN PROFESÖRDEN DESTEK
Friedrich-Alexander-Universitat Erlangen- Nürnberg Türk Hukuku Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mathias Rohe, Türkiye’nin AB’ye üyelik konusunda yaptığı iyileştirmelere vurgu yaparak başladığı konuşmasında, fikri mülkiyet haklarının korunması ile ilgili yapılan yasal düzenlemelerin ve uygulamaların Almanya ile aynı olduğunu söyledi. Babasının Keban Barajı’nın yapımında Türkiye’de çalıştığını ve uzun yıllardır ülkemizi tanıdığını anlatan Rohe, Türk sanayisinin gelişimi ve global pazarlarda geldiği başarılı konumu mutlulukla izlediğini belirtti. Rohe, AB ile ticaret yapan Türk iş dünyasının en büyük sorunlarından biri olan vize konusuna da dikkat çekerek, “Türk işadamlarının AB ile ticarette en önemli sorunlarından biri olan vize konusunun en kısa sürede çözümlenmesi gerekmektedir. İşadamlarınızın Avrupa içerisinde serbest dolaşımının sağlanmasını destekliyor ve gerekli düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz” dedi.