Permess’e başladığım yıldı. Olağan satış toplantılarımızdan biri için Hollanda’daki fabrikamıza davet edilmiştim. Gündeme getireceğim konulardan birisi gömlek müşterilerimizin ürünlerimizden daha güçlü yapışma özelliğine sahip tela talep etmeleriydi. Piyasa, yerli bir üreticinin ve Çin’den ithal edilmiş ürünlerin hakimiyeti altındaydı. Ürünlerimizin dokusu çok beğenildiği halde bizim telalarımızın mukavemeti bu telalar ile karşılaştırılıyor ve yeterli bulunmuyordu. Konuyu gündeme getirdiğimde aldığım cevap, daha çok yapışması için ürüne daha fazla kimyasal madde konulması gerektiği, maliyetini bir kenara koyarsak bunun gömlek yaka ve manşetlerini gereğinden fazla sertleştireceği şeklinde oldu. Onlara göre ürünlerimizin yapısı iyi bir gömlek için oldukça yeterliydi. Özellikle İtalya ekibimizin talepleri yapışkanlı ama hep daha yumuşak, İngiliz ekibimizin talepleri ise yapışkansız yani “sew-in” tela şeklindeydi. Yani tela, yaka ve manşete ancak dikilerek tutturuluyor, böylece hem daha yumuşak, hem daha formlu bir gömlek dikilebiliyordu. Üstelik yapışkan kullanılmadığı için kusma, kabarma benzeri problemler de olmuyordu. Özellikle, efsane İngiliz gömlek üreticisi Thomas Pink bizimle iş birliği yapıyor ve onların talepleri doğrultusunda “sew-in” koleksiyonumuzu her geçen gün zenginleştiriyorduk.
Geriye dönüp bu bilgiyi müşterilerimizle paylaştığımızda aldığımız cevap “müşteri bizden böyle istiyor”, sew-in telalardan bahsettiğimizde ise “adet çıkmaz” şeklinde oldu. Oysa müşterinin yumuşak veya sew-in bir alternatif görse onu talep edeceğinden o kadar emindim ki! Velhasılı kelam, o dönemde biz pazarı değiştiremedik, ama pazar bizi değiştirdi. Değişimi zamana bırakarak müşterilerimizin talebi doğrultusunda Türkiye için yapılan ürünlere daha fazla yapışkan koyduk ve memnuniyetlerini kazandık. İtalyanlar daha yumuşak, İngilizler ise sew-in tela almaya devam ettiler.
Duvarı nem, İnsanı gam, Kumaşı…
Duvarı nem, insanı gam, kumaşı da ısı ve buhar öldürürür derler. Zira, fazla ısı kumaşın rengini sarartır veya soldurur. Üreticiler dikim esnasında meydana gelen kusurları ise ütüleyerek, yedirerek örtmeye çalışırlar ki, bu esnada kullanılan ısı ve buhar sizin bin bir çabayla ürettiğiniz o güzelim kumaşın dokusunu bozar, parlatır ve o giysi üretilene kadar harcanan bütün emeği çöpe atar. Oysa Permess gibi iyi tela üreticileri her yıl ciddi Ar-Ge harcamaları yaparak düşük ısı ve basınçlarda iyi sonuç veren telalar üretirler; dikerken karşılaşabilecek potlukları gideren biyeler tasarlarlar. İşini bilen, seven insanlar bunlara övgüleriyle saygı gösterip yaptığınız işten tatmin olmanızı sağlarken, bilmeyenler ve işine saygı göstermeyenler ise “fiyatın ne kadar, vaden ne?” diyerek küstürmeye çalışırlar. Ama bilmezler ki, işini aşkla yapanlar her zaman muzaffer olurlar!
Kumaş ve Tela evliliği
Bir üstadımız, “Giysi preste (tela yapıştırma presi) doğar” diyerek kumaş ve tela uyumunu bir evliliğe benzetir. İkisi arasında iyi bir uyum var ise çıkan sonuç elbette güzel olacaktır. Bizimle çalışan müşterilerimiz, test edip uygun kaliteli tela önermemiz için bize metre metre kumaş gönderirler. Bizler de “Tela kumaşa hükmetmemeli” felsefesiyle testlerimizi yapar ve en uygun alternatifleri müşterilerimizin önüne koyarız. Buna karşın, çoğu zaman seçilen telanın hangi makinelerde, hangi koşullarda kimlerce yapıştırıldığı bizi hep düşündürür. Zira yaptığımız ziyaretlerde gördüğümüz makinelerin kalitesi, onları yapıştıranların bilgisi maalesef hiç iyi değildir. Üretilen miktarlar o kadar büyük ve üretim merkezleri o kadar irili ufaklı ve dağınıktır ki, bunların hepsini bir anda düzeltmek mümkün değildir. Bizler de sahile vuran deniz yıldızlarını tekrar denize atan genç adamın hikayesinde olduğu gibi karşılaştığımız kişileri tela konusunda bilinçlendirerek “Bak, onun için fark etti” diyerek yolumuza devam ediyoruz.