Moda dergileri, üzerinde yazılan çizilenler, yaklaşımlar ve kendini yenileyen değişimler, trend etkileşimler, birbirini izleyen üretim aşamaları ve savunmasız güç olan tüketim evresi.
Akışın içine hapsolan trendler dizimi artık Türkiye’deki moda sektörünün çok gerisinde kalıyor. Tüm bu kısır döngü yerine her gün yenisini ekleyen yükselen bir ivmeyle karşılaşıyor tekstil hammaddeleri. Algıda sonsuzluk karşılıyor üreticileri, doğanın hazineleri keşfediliyor yavaş yavaş…
Organik dünya ! Pamuklu doğal liflerden elde edilen yeni kumaşlar ve çevreci ürünlerle canlanıyoruz . İnsan bedeni nefes almaya başlıyor artık. Son birkaç yılda da görülen o ki %100 geri dönüşebilen saat dükkanına yolda yürürken rastlar hale geliyoruz derken kullanıp atılan doğayla özdeşen iç çamaşırları kolaylık sağlıyor. Yeşil tüketim dönemine giriyoruz dolu dolu gurur veriyor tüketiciye. Bu durum tüketim toplumunu da ikiye bölüyor. Bilinçli tüketici ve bilinçsiz tüketici .
Sektöre nereden ele alırsak alalım yanlış anlaşılan bir algı var tüketim toplumu olmak çevreye ve doğaya saygılı bir şekilde olduğu zaman gerilemenin değil gelişmişliğin belirtisidir. Malesef modaya düşkün, zevkle takip edenlerin şevkini kıran bu yaklaşım yeniye adapte olamayan birkaç markanın ucuz ürüne çekme politikası dolayısıyla ivme kazandı. Doğrusu çevreden ilham
almak için modanın çaba göstermeye ihtiyacı yoktur da zaten doğa içinde en büyük sadeliği barındırır.
İlk çağlardaki yapraklar ilkelliği değil tasarımın ilkelerini başlatır bu bağlamda…Moda sektörünün artı sonsuza kadar götüreceği bir akım var ise bunu yeşil dünya olarak yorumlayabiliriz. Farkında olmayaraktan beynimizde oluşan yeşilciler etiketi ünlü markaların kimlik sayılan logolarının önüne bir filtre gibi yerleşiyor.
Marka, marka olmanın ötesinde kullandığı kimyasallar ve hammaddeleri bakımından da organik dünyanın temsilcisiyse artı sonsuz kaliteye yükseliyor .
Eskiden sınıf farkı markalaşma sürecini nasıl etkilemişse şuanda organikleşerek büyüme de müşteri portföyünü belirlemede büyük önem taşıyor. Doğaya saygı başladığı an kuralsız yaklaşım da kendiliğinden başlıyor…
Uzun yıllardır aldığımız oksijenin adına bir fidan dikmenin ötesinde içsel bir proje bu. Markanızı arındırmak…
Yenilikçilik, inovatif yaklaşımlar, akımların herası olmak… Tüm bunlar tabiatın ufacık bir elçisi olmakla başlar ve çok güzel yerlere gider…