Astaş, Türk tekstil ve hazır giyim sektörünü 30 yıldır yeni makine ve teknolojik gelişmelerle buluşturuyor. Juki firmasının Türkiye temsilciliğini yapan Astaş sektörün tüm teknolojik ihtiyaçlarına çözüm sunuyor.
30 yıldır sektöre dünyaca ünlü 28 markanın temsilciliğiyle hizmet veren Astaş’ın çözümleri arasında Dizayn Sistemlerinden, Premium CAD Sistemlerine, Kesimhane Teknolojilerine ve İleri Teknoloji Dikiş Makinalarına kadar her şey var. Firmanın hizmet yelpazesi 30 makineye sahip bir KOBİ’den 10 bin makineli dev entegre tesislere kadar uzanıyor. Euro bölgesinde yaşanan ekonomik daralma sonucunda Uzakdoğu ülkelerine verilen uzun terminli sipariş adetlerinde düşüş yaşanmasının yanı sıra az adet çok çeşit arayışı da artıyor. Uzakdoğu ülkelerinin coğrafi uzaklığını da göz önüne aldığımızda Avrupa’nın siparişlerinin Türkiye’ye kayacağını söyleyebiliriz. Astaş, müşterilerinin ihtiyaç ve beklentisine göre makineleri dizayn edebiliyor. Astaş pazara sunduğu ileri teknolojili konfeksiyon makineleri ile 1980’li yıllardan bugüne Türk hazır giyim sektörünün gelişmesinde önemli rol oynayan bir firma. Astaş’ın bu başarısını Astaş Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Turgay Aşcı ile konuştuk. Astaş’ın geçmişten bugüne gelişim öyküsünü bize aktarır mısınız?
“Astaş, 1980 yılında Almanya’da kuruldu. 1983 yılında Türkiye’de ilk ofisini açtıktan sonra 1998’de Merter’de Juki’nin temsilciliğini aldık. Bugüne geldiğimizde firma olarak 28 markayı temsil ediyoruz. Bu ürünler içinde Dizayn Sistemlerinden, Premium CAD Sistemlerine, Kesimhane Teknolojilerine ve İleri Teknoloji Dikiş Makinalarına kadarher şey var. 30 makinelik üreticilerden 10 bin makineli fabrikaya varan geniş bir müşteri ağımız bulunuyor. Firma olarak sektörde var olan trendleri takip ederek ona göre yol alıyoruz. Örmecilere baktığımız zaman daha çok yağsız teknoloji düz, overlok, reçmeye yönelik çok ürün satmaya başladık. Dokumacılara baktığımız zaman spesiyal otomatlardan tutalım da düz dikişinden çift iğnesine kadar geniş bir yelpazede hizmet sunuyoruz. 2008 krizinden herkes gibi biz de olumsuz etkilendik. Ancak 2009 sonrası özellikle 2010’da satış rakamlarında yaklaşık yüzde 50 bir satış artışı yaşadık. 2009 yılında yaşadığımız dip noktadan 2010’daki olumlu hava ile çıktık. 2010 ile 2011 arasında ise yüzde 20’lik arasında satışlarda artış gördük. 2011 yılını ise çok iyi düzeyde kapattığımızı belirtebilirim. Asıl olarak biz bu ciroları iç pazara yaptığımız satışlar ile yaptık, zira bizim satışlarımızın yüzde 80 gibi bir düzeyini iç satışlar oluşturuyor. Özbekistan’da kendi yerimiz bulunuyor, oraya hizmet vermemizin yanı sıra Mısır’da da çok iyi satışlar yaptık. Geçtiğimiz yıl oradaki siyasi çalkantılara rağmen, orada güzel iş yaptığımızı belirtebilirim. Geçtiğimiz yıl tekstil ve hazır giyim sektörü için ithal ürünlere getirilen ek vergiler dolayısıyla iç piyasada ciddi bir canlanma yaşandı. Birçok marka atölye arayışına girdi. Bu atölyeler de örneğin 2 banta düşen üretimlerini tekrar 5 bantta çıkarmak durumunda kalınca otomatikman teknolojiye yatırım yapmaya başladılar. Juki, dünyanın en büyük tekstil hazır giyim sanayi makinesi üreticisi konumda.Sektöre A’dan Z’ye çözüm sunabildiği için çalıştığımız hazır giyim firmaları her türlü makine ve teknolojisini bizden sağlayabiliyorlar.” Son dönemlerde 2012 için kriz senaryoları ortaya konuyor. Siz bu durum için neler söylersiniz?
“İşin doğrusu biz 2012’ye baktığımızda bu yılın da iyi geçeceğini düşünüyoruz. İspanya, Portekiz, İtalya, Fransa gibi ülkelerde krizin etkisinden söz ediliyor. Dolayısıyla Türkiye olarak en çok ihracat yaptığımız pazar Avrupa olduğu için sektörde bir tedirginlik söz konusu. Ancak biz Avrupa’daki bu ekonomik durgunluğun bize olumlu yansıyacağı beklentisindeyiz. Finansman açısından zayıf olan müşterilerimiz bu dönemde biraz daha temkinli ve tedirgin davranıyor. Finans konusunda güçlü olan firmalar ise teknolojiye ve hızlı olmaya gayret gösteriyor. Teknolojik yatırımları bu tür kriz ortamında yapabiliyorsanız, en yakın zamanda sular durulduğunda en hızlı cevap verecek kişi siz oluyorsunuz. En karlı yine siz oluyorsunuz. Avrupa’da yaşanacak kriz sonucunda Uzakdoğu ülkelerine verilecek sipariş adetlerinde düşüş yaşanmasının yanı sıra az adet çok çeşit arayışı da artıyor. Bu durumda Uzakdoğu ülkelerinin coğrafi uzaklığını da göz önüne aldığımızda Avrupa pazarına bu ülkeler mal sağlamak istemeyeceklerdir. Bu yüzden Avrupa’daki sıkıntılar bizim sektörümüz için avantaja dönüşüyor. Avrupalılar artık stoklu çalışmıyor. Artık hemen hemen her ay vitrinlerini yeniliyorlar. Az
adetli çok çeşitli işler talep ediyorlar. Bunu bizden iyi yapan kimse yok.”