Avrupa’nın Döngüsel Ekonomisinde Tasarımın Rolü
Avrupa tüketimi açısından bakıldığında, tekstiller gıda, barınma ve mobiliteden sonra çevre ve iklim değişikliği üzerinde ortalama olarak dördüncü en yüksek olumsuz yaşam döngüsü etkisine sahiptir. Daha uzun kullanım, daha fazla yeniden kullanım ve geri dönüşüm ile döngüsel bir tekstil üretim ve tüketim sistemine geçiş, genel tüketimde azalma ile birlikte bu etkileri azaltabilir. Önemli bir önlem, ürün dayanıklılığını, tamir edilebilirliğini ve geri dönüştürülebilirliğini geliştirmek ve yeni ürünlerde ikincil hammadde alımını sağlamak için tekstillerin dairesel tasarımıdır.
Önemli Noktalar;
• 2019’da AB tekstil ve giyim sektörü, 160.000 şirkette 1.5 milyondan fazla kişiyi istihdam ederek 162 milyar Euro’luk bir ciroya sahipti. 2019-2020 yılları arasında birçok sektörde olduğu gibi, COVID-19 krizi bir bütün olarak tekstil için ciroyu %9 ve giyim için %17 oranında azalttı.
• 2020’de Avrupa’daki tekstil tüketimi, küresel yaşam döngüsü perspektifinden çevre ve iklim değişikliği üzerinde ortalama olarak dördüncü en yüksek etkiye sahipti. Su ve arazi kullanımı üzerinde en yüksek üçüncü, hammadde kullanımı ve sera gazı emisyonları açısından en yüksek beşinci tüketim alanı oldu.
• Tekstillerin çevresel etkilerini azaltmak için dairesel tasarım da dahil olmak üzere dairesel iş modellerine geçiş çok önemlidir. Bu, teknik, sosyal ve iş modeli inovasyonunun yanı sıra davranış değişikliği ve politika desteğine ihtiyaç duyacaktır.
• Dairesel tasarım, dairesel iş modelleri aracılığıyla sürdürülebilir tekstil üretimi ve tüketimine geçişin önemli bir kolaylaştırıcısıdır. Tasarım aşaması, dairesel bir tekstil sektörüne ulaşmanın dört yolunun her birinde kritik bir rol oynar:
1. Uzun ömür ve dayanıklılık,
2. optimize edilmiş kaynak kullanımı,
3. toplama ve yeniden kullanma,
4. geri dönüşüm ve malzeme kullanımı.
Tekstil üretimi, ticareti ve tüketimi
Tekstil, AB ekonomisi için önemli bir sektör. 2019 yılında AB tekstil ve giyim sektörü 160.000 şirkette 1.5 milyondan fazla kişiyi istihdam ederek 162 milyar Euro ciroya sahipti. Birçok sektörde olduğu gibi, 2019 ve 2020 yılları arasında COVID-19 sağlık ve ekonomik krizi, ciroyu bir bütün olarak tekstil için %9 ve giyim için %17 oranında azalttı (Euratex, 2021). 2020’de 27 Avrupa Birliği ülkesinde 6.9 milyon ton bitmiş tekstil ürünü üretildi. AB üretimi halılar, ev tekstilleri ve diğer tekstillerde (dokuma olmayan tekstiller, teknik ve endüstriyel tekstiller, halatlar ve kumaşlar dahil) uzmanlaşmıştır. AB, bitmiş ürünlere ek olarak elyaf, iplik ve kumaş gibi tekstil ara ürünleri de üretmektedir (Köhler ve diğerleri, 2021). Tekstil sektörü diğerlerine göre emek yoğun bir sektördür. 2020’de 27 Avrupa Birliği ülkesinde tüketilen giysi, tekstil ve ayakkabı miktarını üretmek için tedarik zincirinde dünya çapında yaklaşık 13 milyon tam zamanlı eşdeğer işçi istihdam edildi. Bu, tekstil sektörünü gıda ve konuttan sonra dünya çapında üçüncü en büyük işveren yapıyor. Üretimin çoğu, düşük üretim maliyetlerinin işçi sağlığı ve güvenliği pahasına geldiği Asya’da gerçekleşir. Tekstil, Avrupa’nın önemli bir ithalatçı ve ihracatçı olmasıyla birlikte oldukça küreselleşmiştir. 2020 yılında, 27 Avrupa Birliği ülkesinde 125 milyar EUR değerinde 8,7 milyon ton bitmiş tekstil ürünü ithal edildi. Giyim, hacim olarak ithalatın %45’ini oluştururken, bunu ev tekstili, diğer tekstil ve ayakkabı takip etmektedir (Eurostat, 2021a). AB ağırlıklı olarak Çin, Bangladeş ve Türkiye’den ithalat yapmakta ve ağırlıklı olarak Birleşik Krallık, İsviçre ve Amerika Birleşik Devletleri’ne ihracat yapmaktadır (Euratex, 2020).
Tüketim
Avrupa’daki haneler büyük miktarda tekstil ürünü tüketmektedir. 2019’da, 2018’de olduğu gibi, Avrupalılar giyime ortalama 600 Euro, ayakkabılara 150 Euro ve ev tekstillerine 70 Euro harcadı (Köhler ve diğerleri, 2021; Eurostat, 2021b). COVID-19 pandemisine evde kalma önlemleri ve şirketlerin ve mağazaların kapatılmasını içeren yanıt, genel olarak tekstil üretimini ve talebini düşürdü (Euratex, 2021). Sonuç olarak, 2020 yılında kişi başına giyim ve ayakkabı tüketimi 2019 yılına göre azalırken, ev tekstili tüketimi bir miktar arttı. 2020 yılında kişi başına ortalama tekstil tüketimi 6,0 kg giysi, 6,1 kg ev tekstili ve 2,7 kg ayakkabı olarak gerçekleşti (bkz. Şekil 1).
Endüstriyel/teknik tekstiller ve halılar hariç, 2020 üretim ve ticaret verilerine dayalı ‘tahmini tüketim’ hesaplanırken, toplam tekstil tüketimi kişi başına yıllık 15 kg’dır ve ortalama olarak:
• 6.0kg giysi
• 6.1 kg ev tekstili
• 2.7kg ayakkabı
2020 için bu, Avrupa’da toplam 6,6 milyon ton tekstil ürünü tüketimine tekabül ediyor. Tekstil tüketim tahminleri, genellikle farklı kapsamlar ve hesaplama yöntemleri kullanılarak, çalışmaya göre değişiklik gösterdiğinden belirsizdir.
Tekstillerin çevresel ve iklimsel etkileri
Tekstil üretimi ve tüketiminin çevre ve iklim değişikliği üzerinde önemli etkileri vardır. Üretim aşamasındaki çevresel etkiler, pamuk, kenevir ve keten gibi doğal liflerin yetiştirilmesinden ve üretilmesinden (ör. toprak ve su kullanımı, gübreler ve böcek ilaçları) ve polyester ve elastan gibi sentetik liflerin üretiminden (ör. enerji kullanımı) kaynaklanmaktadır. Kimyasal hammadde) (ETC/WMGE, 2021b). Tekstil üretimi büyük miktarda enerji ve su gerektirir ve çeşitli üretim süreçlerinde çeşitli kimyasallar kullanır. Dağıtım ve perakende, nakliye emisyonlarından ve ambalaj atıklarından sorumludur. Kullanım ve bakım sırasında yıkama, kurutma ve ütüleme ,elektrik, su ve deterjanlar kullanılır. Kimyasallar ve mikro lifler de atık suya salınır. Bu arada, tekstiller önemli miktarda tekstil atığına katkıda bulunur. Ömürlerinin sonunda, tekstil ürünleri genellikle genel atık haline gelir.
Hammadde kullanımı
Tekstil üretimi için büyük miktarlarda hammadde kullanılmaktadır. 2020’de AB haneleri tarafından satın alınan tüm giyim, ayakkabı ve ev tekstillerini üretmek için, kişi başına 391 kg’a denk gelen tahmini 175 milyon ton birincil hammadde kullanıldı. Bunun kabaca %40’ı giysilere, %30’u ev tekstillerine ve %30’u ayakkabılara aittir. Bu, tekstilleri birincil hammadde kullanımı açısından Avrupa’daki en yüksek beşinci tüketim kategorisi olarak sıralamaktadır .
Kullanılan hammaddeler, fosil yakıtlar, kimyasallar ve gübreler gibi doğal ve sentetik liflerin üretiminde kullanılan her türlü malzemeyi içerir. Ayrıca üretim tesislerinin yapımında kullanılan tüm yapı malzemeleri, mineraller ve metalleri içerir. Tekstil ürünlerinin nakliyesi ve perakende satışı da dahildir. Bu birincil hammaddelerin yalnızca %20’si Avrupa’da üretilmekte veya çıkarılmakta, geri kalanı ise Avrupa dışından çıkarılmaktadır. Bu, tekstil değer zincirinin küresel yapısını ve Avrupa tüketiminin ithalata yüksek bağımlılığını göstermektedir. Bu, Avrupa’nın tekstil tüketiminin yarattığı çevresel etkilerin %80’inin Avrupa dışında gerçekleştiği anlamına geliyor. Örneğin, pamuk tarımı, elyaf üretimi ve giysi yapımı çoğunlukla Asya’da gerçekleşmektedir.
Su kullanımı
Tekstil üretimi ve işlenmesi büyük miktarlarda su gerektirir. Su kullanımı, ‘mavi’ su (sulama, endüstri süreçleri veya ev kullanımı sırasında tüketilen veya buharlaşan yüzey suyu veya yeraltı suyu) ve ‘yeşil’ su (toprakta depolanan, tipik olarak mahsul yetiştirmek için kullanılan yağmur suyu) arasında ayrım yapar (Hoekstra ve diğerleri, 2012). 2020’de AB haneleri tarafından satın alınan tüm giyim, ayakkabı ve ev tekstillerini üretmek için, kişi başına 9 m2 olan yaklaşık 4.000 milyon m2 mavi su gerekliydi ve tekstil ürünlerinin su tüketimi gıda, eğlence ve kültürden sonra üçüncü sırada yer aldı (bkz. 4). Ayrıca, ağırlıklı olarak pamuk üretimi için kişi başı 44 m2 olan yaklaşık 20.000 milyon m2 yeşil su kullanılmıştır. Mavi su giyim (%40), ayakkabı (%30) ve ev ve diğer tekstil ürünlerinde (%30) oldukça eşit olarak kullanılmaktadır. Yeşil su, ağırlıklı olarak giyim (neredeyse %50) ve ev tekstili (%30) üretiminde tüketilmektedir ki bu da pamuk üretiminde en fazla yeşil suyun tüketildiği yerdir. Avrupa’da tüketilen tekstiller için su tüketimi çoğunlukla Avrupa dışında gerçekleşmektedir. 1 kg pamuk üretiminin tipik olarak Avrupa dışında yaklaşık 10 m2 su gerektirdiği tahmin edilmektedir (Chapagain ve diğerleri, 2006).