Bir yazımda “ Dünyanın en güzel topraklarında fakir yaşıyoruz” demiştim. Herhalde “ En güzel “ lafına takılmışlar ki “ sadece toprak sana niye yetmiyor“ dercesine topraklarımızın süsü ağaçlarımızı kestiler, ormanlarımızı yaktılar; sularımızın yollarını değiştirdiler, önlerine set çektiler. Bırak balığını yemeyi, yüzmeye korkar olduk: denizlerimizi kirlettiler.
Coğrafisi yetmiyormuş gibi demografimizi de değiştirdiler. O veya bu bahane ile sınırlarımızı dünyanın yetmiş iki milletine açtılar. Yokluktan gelen buradan gider mi? Onlar da o veya bu şekilde bu topraklarda kalmanın bir yolunu buldular. Şimdi ha Amsterdam, ha Istanbul. Farkı fiyatı.
Tarafsız haber alma özgürlüğümüzü engellediler: bir suç örgütü liderinin ifşaatlarını merakla bekler olduk. Bu ifşaatlardan memleketin bir uyuşturucu merkezi haline geldiğini, vatandaşlarımızın işlettiği limanlar arasında uyuşturucu trafiği yaşandığını, TC kuyruklu uçaklarla uyuşturucu nakledildiğini, gençlerimizin uyuşturucu müptelası olduğunu öğrendik. Arkadaş bir durun yahu! Memleketi üçüncü dünya ülkesine çevirdiniz. Bir huzur verin! Biz böyle şeylere alışık değiliz. Siz ne yaparsınız bilmem ama biz akşam işten gelince çiğdem çitlerken mafya dizileri değil “Süper Baba” seyretmek isteriz. Bütün bunları kasten yapıyor olamazsınız diye söylüyorum. O zaman beceriksizsiniz. Ya kendinizi eğitin ya da becerilerinize uygun işler bulun.
Zorba nasıl olunur
Netflix’te yakınlarda bir belgesel dizi başladı: Zorba Nasıl Olunur.
Hitler’den Stalin’e, İdi Amin’den Saddam Hüseyin’e yakın tarihin ünlü zorbalarının hikayelerini anlatan bu diziyi seyretmenizi öneririm. Dizi, bir adamın, oluşturduğu yakın çevresiyle -ki bu yakın çevrede her zaman korku içinde – hayatı vatandaşlarına nasıl cehennem ettiğini anlatıyor.
Karakterlerin tahlilini elbette yapacak yetkinlikte değilim, bu işi uzmanlarına bırakalım ama hemen hemen hepsinde karşılaştığımız ortak özellikler:
- Geçmişlerinde ezilmişler,
- Sabırlılar, seleflerinin ve çevrelerinin güvenini kazanmışlar veya farkına varsalar bile selefler onları silip atamamış,
- Vatandaşlarına güzel bir gelecek vaat ederek iktidara gelmişler, ,
- Gücü ele geçirdiklerinde yandaş bir çevre oluşturmuşlar,
- Vatandaşlarının farklılıklarını öne çıkararak onları birbirine düşman etmişler,
- Zora düştüklerinde dini ve milliyetçiliği kullanmışlar,
- Daha zora düştüklerinde savaş çıkarmışlar,
- En sonunda ya intihar ederek, ya bir isyanla, ya ülkesinde (Stalin) ya da sürgünde (İdi Amin) yalnız ölmüşler.
Diziyi seyredince hakikaten insanın insana yapacaklarının sınırı olmadığını görüyorsunuz. Afrika’da kanat çırpan bir kelebeğin yarattığı hava akımının Amerika’da fırtınalar yaratabileceği teorisinden esinlenerek, dünyanın bir yerinde yönetime gelen bir zorbanın da dünyada huzuru bozacağı sonucuna varmak gerekir. Sanırım insanoğlunun iklim değişikliğiyle beraber eş zamanlı çözmesi gereken konulardan biri de bu zorbalardan birinin daha dünyada zuhur etmesini önleyecek tedbirleri almak olmalı.